Elbette güzelliği belli bir kalıba oturtmak mümkün değil. Biliyoruz ki kadın güzelliği zamana, toplumlara ve kişiye göre değişiyor... Yine de güzel olmanın temel koşulları hiçbir zaman değişmedi.
Örneğin tarih boyunca güzelliği ile anılan ve aslında birbirine hiç benzemeyen kadınları hatırlayın: Venüs, günümüzün estetik cerrahlarını hayli uğraştıracak kusurlara sahipti; Kleopatranın da iri burnu vardı... Greta Garbo buz gibi soğuktu. Liste hayli kabarık! Ama bu kadınların ortak noktalarına ve bulundukları çevreye bakarak güzelliğin belli koşullarını görmek mümkün!
Aslında her kadın güzeldir, her kadın güzel olabilir. Üstelik günümüz kadınına doğal güzelliğini ve onu diğerlerinden farklı kılan özelliklerini ortaya koyma olanağını sağlayan birçok seçenek sunuluyor. Ayrıca artık güzelliği eski çağlarda olduğu gibi katı bir prototipi de yok.
Aşığa göre güzel, onun sevdiği kadındır. Mağara devrindeki adam, kocaman memeleri ve geniş kalçası olan kadına deli olurdu... Bugün ise kadınlar hoşa gitmek için zayıflamaya çalışıyorlar. Güneyli erkek sarışınları düşlüyor, kuzeyli ise esmer kadına bayılıyor. Bu kadar da değişken, güzellik! Ama biraz düşününce güzel bir kadın olmanın ortak noktalarını bulabiliyor insan.
1. koşul: Genetik özellikler:
Atalarımızın tesadüfi beraberlikleriyle başlıyor genetik özelliklerimiz. Onlardan bize miras kalan hücrelerin kalbindeki kromozomlarda bedensel ve ruhsal özelliklerimizle birlikte bütün yaşantımızın programı da adeta bir bilgisayar kaydı gibi işlenmiş. Bu programda uzun boy kayıtlıysa uzun boylu, iri kemikli bir burun kayıtlıysa iri burunlu oluyoruz. Eğer şansınız varsa kromozomlarınızda kusursuz bir kemik yapısı, düzgün işleyen bir metabolizma, doğru oranlarda bir vücut yapısı, güzel gözler, dolgun dudaklarla dünyaya gelirsiniz. Ama kaderimizin bir oyunu olarak yaşamınız boyunca "kusur" sayılacak özellikleri taşımanız da mümkün! Bu arada hücrelerimizde gizli, "güzel olma arzusu" da kayıtlara geçmiş durumda. İşte insanoğlunu ideal güzellik arayışına iterek, tarihten günümüze uzanan bir kozmetik serüvenine yön veren de bu arzudur.
2. koşul: Gençlik:
Önce bir tomurcuktur, sonra yavaş yavaş goncaya dönüşür., Bu goncanın gelişerek çiçeğe dönüşmesini izlerken insan nasıl da duygulanır? Bedensel ve zihinsel gelişme süreci, gençliğin ta kendisidir. Onun taze güzelliği, dünyaya yeni açılan bir gonca kadar dokunaklıdır. Gençlik, güzelliktir ve güzelliğin en güçlü silahı gençliktir. Gençliğin sağladığı o masum güzelliğin yerini hiçbir şey tutamaz! Ancak, doğduğumuz andan itibaren hücrenin yaşlanma sürecine girdiğini de unutmamalıyız. Dolayısıyla gençlik geçicidir. Peki, bir kadın kaç yaşına kadar gençtir? Yüzyılımızın ilk yarısına kadar kırk yaş, yaşlılığın başlangıcı sayılıyordu. Oysa günümüzde kırk yaş, kadın güzelliğinin doruklara ulaştığı yaş kabul ediliyor. Bugünün kadınları kırk yaştan sonra da ruhları genç kaldığı sürece yaşlı görünmüyorlar.
3. koşul Çekicilik:
Kimi kadınlar insanı nasıl da şaşırtırlar çünkü dünyanın en güzel kadını olmasalar bile, onlarda öyle bir şeyler vardır ki, erkeklerin başını döndürmeye yeter. Büyük aşkların kahramanları hep onlardır; siz bile gözünüzü onlardan alamazsınız. Marılyn gibi: O güzel olmasına güzeldi ama, mahmur bakışları, ıslak dudakları ile, güzelliğini perçinleyen müthiş bir cazibeye sahipti. Onun anlamlı bakışlarını kaldırıp hantal adımlarla yürüdüğünü farzedin, geriye sadece güzel ama sıradan bir kadın kalır... İşte güzelliğin önüne geçebilen tek şey cazibe dediğimiz o doğal sihirdir. Güzelliği makyajla, estetik cerrahi ile, giyimle yaratmak mümkündür. Ama cazibe asla sonradan kazanılmaz . o, ya vardır ya yoktur, sonradan kazanılmaz.
4. koşul: Çevre:
Ancak bereketli topraklarda güzel çiçekler açar. Toprak, bitki köklerini beslemediği zaman çiçekleri de vasat olmaktan kurtulamaz. Güzelliğin de iyi beslenmeye, yani zengin toprağa ihtiyacı var. Sorunlu veya fakir bir ailede yetişen bir genç kızın güzelliğinin çiçek gibi açması çok zordur. Oysa aynı kız zengin veya kültürlü bir aile içinde, bereketli topraklardaki bir çiçek gibi tüm güzelliğiyle gelişip açacaktır. Aynı şekilde açlığın, hastalığın, susuzluğun yaşandığı bir toplumda da güzel olmanın bir anlamı yoktur, dolayısıyla güzellik orada beslenemez. Savaşlar ve ekonomik krizlerin yıprattığı bir toplumda da güzellikten söz etmek zordur. Kültür ve akıl gibi, ekonomik olanaklar da güzelliğin yaratılması için gereklidir; çünkü güzelliği satın almak mümkündür: Estetik cerrahi, kuaför, makyaj ve kozmetik, giysiler, mücevherler, parfümler vs ile...
5. koşul: Zeka:
Güzelliğin ortaya çıkabilmesi için güçlü desteklere ihtiyacı var: Çekicilik ve zeka gibi...Her kadın doğal olarak az çok bu güçlere sahip. Yeter ki, kullanmasını bilsin! Akıllı bir kadın güzel yanlarını ortaya çıkararak güzel olmayı başarır. Güzelliğini işleyerek çevresini büyüler. Bir kadın eğer akıllı değilse, dünya güzeli de olsa, bunu gösteremediği için asla güzeller safına geçemez. Kadın, zengin duygularla beslenen zekasını kullanarak kendinde olan en küçük güzelliği bile sürekli ortaya çıkarmayı, en iyi şekilde değerlendirmeyi başarır. Onun güzelliğini kadınsı duyguları, içgüdüleri ayrı bir renk verir. Bu, asla taklit edilemeyen bir güzelliktir. Kadın, içgüdüsel olarak güzelliğe eğilimli bir varlık. Güzelliğin peşinde olan kadının en güçlü silahı da beğenilme arzusu.
6. koşul: Ekonomik güç:
Laboratuarlardan en basit kuaför salonlarına kadar dünyanın her yerinde milyonlarca insan kadın güzelliği için çalışıyor. Bir kadının güzelliğini ortaya koyacak her şey ve her türlü teknik olanak günümüzde var; çünkü güzellik satın alınabiliyor. Biraz ekonomik gücü olan her akıllı kadın bu gücünü güzelliğini yeniden yapılandırmak için kullanmasını çok bilir. Güzellik enstitülerinde uzmanlar, kadınlara cilt ve vücut bakımıyla sağlıklı bir ten kazandırıyor. estetik uygulamalar kemik yapısını kusursuzlaştırıyor, gevşemeleri gideriyor, zayıflatıyor. Giysiler kişiliğini ve sosyal statüsünü ortaya koyuyor. Bakım malzemeleri gençliğin ömrünü uzatıyor, makyaj malzemeleri güzelliği vurguluyor. Kuaförler güzelliğe en güzel çerçeveyi saçlara verdikleri biçimlerle yaratıyorlar; ancak, tepeden tırnağa görünümüne önem veren her kadın, sadece bunlarla da yetinmeyecek; sağlığına da önem vererek görüntüsünü bir dantel gibi titizlikle işleyecektir.
7. koşul: Sağlık
Tabi ki sağlık!.. Çünkü sağlıksız bir güzellik asla uzun ömürlü olamaz. Günümüz kadını, sağlığına her zamankinden daha çok önem veriyor, dengeli beslenerek, spor yaparak, temizliğine önem vererek, cildine ve vücuduna özen göstererek bedensel sağlığını koruyor. Unutmayalım ki, gülen kadın, güzel kadındır. Bu nedenle ruh sağlığı yerinde olan, dünyaya gülerek bakan, etrafına umut ve mutluluk veren her insan güzeldir ve sevilen insandır. Sevgi ise, güzelliğin en büyük gıdasıdır. Mutlu insan tüm dünyayı kucaklamak ister, gözleri ışıl ışıl parlayarak, hiçbir şeyin sağlayamadığı bir ışıltıyla çevrilir. Bu da başka bir güzelliktir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder