7 Temmuz 2007 Cumartesi

Aloe Vera mucize mi, yalan mı?

Aloe Vera mucize mi, yalan mı?

İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t Tıp” kitabında da adı geçen Aloe Vera mucize bir bitki mi, yoksa bir reklam yalanı mı? Ya pazar kavgası! Amerika Aloe Vera Stokluyor mu? işte yanıtlar.

İskender'e ülkeler fethettiren bitki tartışması popüler bilim dergisinin son sayına konu oldu. İşte derginin hazırladığı dosya ile, efsaneden gerçeğe Aloe Vera…

Aloe Vera, şifalı özellikleri çok eskiden beri bilinen bitkilerin en önemlilerinden biridir. İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t Tıp” adlı kitabında adı geçen bu bitkiyi, Christoph Colomb, vazgeçilmez dört besin maddesinden biri olarak tanımlar. Mahatma Gandi ise uzun süren oruç dönemlerinde Aloe Vera'dan çok yararlandığını belirtir. Eski papirüslerde Mısır kraliçesi Nefertiti ve Kleopatra’nın da sağlık ve güzelliklerini bu bitkiye borçlu oldukları anlatılır.

500’den fazla türü olan Afrika kökenli Aloe Vera, ülkemizde “Sarısabır” adıyla bilinir. Görünüş olarak kaktüse benzese de zambakgiller familyasına mensuptur, dolayısıyla bizim soğan ve sarımsağımızla akrabadır. Ancak, Akdeniz ve Ege bölgelerinde bazı türleri yetişse de “Barbadensis” adındaki en faydalı türü ülkemizde bulunmaz. Acı bir tadı olduğu için sevilmeyen bu bitki, Boccacio’nun Decameron’undaki bazı gülünç öykülerde, “Şekere bulansa bile yutulması imkansız” özelliğiyle rol almıştır.

Aloe Vera ya da Sarısabır’ın, 75 besleyici madde, 20 mineral, 18 amino asit ve 12 vitamin içerdiği bilinmektedir. Birçok bitkinin aksine, kabuğunun besleyici özelliği yoktur. Yararlı maddeler yaprağın içindeki dokulardan elde edilen jelde toplanmıştır. Bu jel glükomennan ya da pektik asit gibi korbonhidrat polimerler ihtiva eder.

Aloe Vera jeli açık havada kaldığı takdirde kısa sürede okside olarak yararlı özelliklerini yitirir. Bu nedenle, saklanarak geniş bir kullanıma kavuşması uzun zaman mümkün olmamıştır. Ancak 1968 yılında Teksas’lı bir eczacının bulduğu formül sayesinde bu mahzur giderilmiş ve o zamandan bugüne bu ürün sınai bir hammadde konumuna gelmiştir.

Günümüzde, ABD, Meksika, Doğu Afrika ve Japonya'da on binlerce dönüm alanda, Aloe Vera üretimi yapılmaktadır.


Aloe Vera yaprağının dış kısmının, tıbbi olarak kabızlığı önleyici özelliği bilinmektedir. Yapraktan elde edilen usare ise genellikle kurutularak tane haline getirilir ve tıbbi amaçlarla kullanılır.

Amerika Aloe Vera Stokluyor mu?

Aloe Vera jelinin, yara, yanık ve deri hastalıklarına da iyi geldiği söylenmektedir. Öyle ki, Büyük İskender’in Hindistan’a uzandığı dönemde, hocası Aristo’nun önerisiyle, askerlerinin yaralarının tedavisinde bu bitkiyi kullanmak niyetiyle bol bol Aloe Vera yetişen bir adayı fethettiği rivayet edilirken, günümüzde ise Amerika’nın olası bir nükleer savaş sonrası radyasyon yanıklarının tedavisi amacıyla Aloe Vera stokladığı iddiaları mevcuttur. Ancak 1970’li yıllarda Amerikan ilaç denetim kurumu olan FDA, yanık ve yaralanmalara iyi geldiği konusunda yeterli kanıt olmadığını açıklamıştır.

Buna karşılık 5 bin denek üzerinde yapılan bir araştırma ise Aloe Vera’nın kalp krizi riskini azalttığını ortaya koymuştur. Aynı araştırma Aloe Vera’nın, Isabgol adlı bir başka madde ile birlikte karıştırıldığında toplam lipid ve kolesterolü azalttığını göstermiştir.

Pazar Kavgası

Aloe Vera’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiği de yaygın bir kanıdır. Bu özelliği nedeniyle AIDS’e (bağışıklık eksikliği sendromu) karşı etkili olup olmayacağı araştırılmaktadır.

Aloe Vera, şifalı özelliklere sahip olmakla birlikte, muhtemelen tüm şifalı bitkiler gibi yan etkileri de mevcuttur. Bu yönde araştırmalar sürmektedir. Ne var ki, ürün, sınai bir hammaddeye dönüştükçe yeni kullanım alanları yaratmak amacıyla bir mitos yaratılmaktadır. Günümüzde iş o hale gelmiştir ki, ne ürün üretirseniz üretin “Aloe Vera’lı” etiketini yapıştırdığınızda ek bir avantaj sağlamanız mümkündür. Onun için de eşarbın “Aloelisinden” tuvalet kağıdının “Aloelisine” kadar her ürün bu pazar kavgasından bir pay kapmaya çalışmaktadır.

Piyasadan Toplatılabilir

Hal böyle olunca, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Aloe Vera’lı gıdaların yasaklanması yönünde Tarım Bakanlığı'ndan talepte bulunmuş, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı da, tüm il müdürlüklerine bir yazı göndererek “5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun” uyarınca, tüm Aloe Vera’lı yiyecek ve içeceklerin piyasadan toplatılmasını istemiştir. Gerekçe olarak da, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hazırladığı bir rapor ileri sürülmüştür. Bu rapora göre dünyada Aloe Vera’yla ilgili hiçbir klinik çalışma bulunmamaktadır ve bu bitkiden elde edilen jel, birçok mikroorganizma için üreme ortamı oluşturmaktadır. Bazı tıp adamları da bitkinin karaciğer üzerinde olumsuz yan etkiler yaptığını iddia etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Template Design | Elque 2007